3 Ağustos 2013 Cumartesi

hayaletler saat 1'den sonra gelir

bence boyle. saat belki herkesin biyolojik saatine gore gec ya da erken olmak uzere degisiklik gosterebilir. erken yattigim aksamlar daha az kotu dusunce, endise, korku geliyor ama gec yattigimda ise tam tersi kafamin ici davul gubu oluyor. 



2 Ağustos 2013 Cuma

mutlu olmanin yollari


insan ne zaman ki kendini hayatını keşfetmeye, anlamaya karar verir, o zaman uzun, sonsuz bir yola çıkar.

küçükken, yaşıtları arasındaki akıllı kız olmakla tanınan biriyken yaşamımın 29. yılında kendimi içinden çıkılması zor bir hayatta buldum. Hayır, hasta değilim, gelirim var, eşim var, arkadaşlarım var... mutlu olmak için her sebebim var. ama mutlu olmaya yetmiyor bunlar. 


nedir insanları mutlu eden? 


google'a yazmaya başladım mutlu ol....manın yolları diye tamamladı beni.


iste mutlu olmanin yollari:

1. kendini sev: kendi kendinin en iyi arkadasi ol. hatta ve hatta yaptigin herseyi sev. hani yeni baslayan iliskide karsindakinin herseyini tatli sevimli bulursun ya.. hah! iste oyle bul kendini.

2. gul, kikirda: beyinde, aninda etkisini gosteren bir seymis kendisi. bilim adamlari diyollaa!

3.eve kapanip bagira cagira sarki soyle: kendinden aciklamali zaten detaya gerek yok.

4. bitter cikolata

5.ruhanilige deger ver: inan ve kendine inancini gosterebil. eger ruhaniligi kabul edersen, dua edersen, sarki soylersen, yani genelde sanki biri (burda herkesin ayni derecede dindar olmadigini varsayiyorum) senin icin isteklerini gerceklestirecekmis gibi umut edersen, daha mutlu olursun (bunun hakkinda yazacak cok sey var ama neyse artik..)

6.kendi kusurlarina gul: en once kimse yokken gul, eger aglamaya baslarsan kimsenin yaninda yapmazsin :) gosterdigin cesaret hem kendine guvenini saglamlastirip boylelikle seni mutlu eder, hem de etrafindan takdir de toplarsin (bonus)

7. uyu: iyi bir uyku sart mutlu olmak icin. depresyonun bile tedavisinde kullaniliyor bildigim kadariyla. zamaninda alinan 7-8 saatlik bir uyku gun icinde de daha rasyonel bir akla sahip olmamizi sagliyor. yani ota boka aglayip moralimizi bozmuyoruz.

8. tesekkur et: agaca bocege, tanimadigin insana, bakkala, cakkala, onunden gecip apartmanin kapisini senin icin acana... kucuk seylerden memnuniyeti gosteren guzel bir davranis. aslinda gormezden geldigimiz cok seyden farkinda olmamizi saglayn bir davranis. denedim,  %100 calisiyor. :)

9.erken kalk: bu zaten 7. ile alakali, tekrarlamakta fayda var. iyi uyku = yeterli miktar + erken uyku.
yani demek oluyor ki, vucudunun sana dedigi zaman yatacaksin haci. yok oyle sabahlara kadar ayakta kalip, kafan davul gibi olunca yataga yatmak. ertesi gun gec kalkcan, afyonun patlamicak... biliyorum inkar etme hic... 23-9 ve 2-10 arasi alinan uykulardan sence hangisi daha yararlidir?

10. gunde 20 dk gun isigi: bazi gunler hic isimiz olmuyor disari cikmayabiliyoruz. ama en azindan soyle bi balkondan kafamizi uzattigimizda bile farkediyoruz degisimi, icimiz aciliveriyor. gunes isinlari gozumuze geldiginde serotonin salgilanmasini arttiriyorlar, bu da mutlu olmamizi sagliyor.

11.pozitif mutluluk dongusu: 'mutlu olan insanlar daha mutlu oluyor' evet bu para parayi ceker gibi bir sey. mutlu olmak icin mutlu dusunun, bu size daha cok mutluluk getirecek.

12. basarilarinizi kutlayin: arada kendine 'afferim lan, helal olsun kanka, spr dvm' falan diyin

13.etrafinizda mutlu insanlar bulundurun: guleryuzlu insanlardan mutluluk bulassin. 

14. toprakla ilgilenin: dogadan koptuk basimiza bi dolu dert acildi. dogaya donunce sikintilar hafifliyor. koyune tatile giden bilir, bahcesi, bagi olan. balkonda cicek bile yetistirsen ya da pencere kenarinda o bile fayda eder. toprak ozumuzdur.

15.kendinize zaman ayirin: ekranlardan uzak (tv ve internet) sessizliginizi dinleyin. huzuru dinleyin.

16.kontrolunuzde olmayan seyler icin uzulmeyin: kendinizi bosa yormayin, degistiremeyeceginiz konular hakkinda. enerjine yazik, zamanina yazik, sana da yazik...

17.kestirme: gun icinde 10 dk lik bir kestirmenin cok gideri var, ama yapabilene tabi ki. ben asla gun icinde uyuyamam. cok caresiz olmam lazim..

18.HERSEYI SEVIN: bu cok dogru hem de cok! herseyi sev, kendinden baslayip herseyi sev, kusurlarini, sevaplarini gunahlarini... dogayi, hayvanlari, arkadaslarini, hayati... dusmanlarini bile! insanin hayata bakisi degisiyor. 

bu yaziyi sevgiyle tamamlamak isteyenler icin blogtan gelsin oyleyse: bizi sevgi kurtarir

kazikci arkadaslara


arkadan bicaklayanlardan dert yanmis gonlume su soz cok iyi geldi valla :) 



31 Temmuz 2013 Çarşamba

olan biten...

selamlar,

hayatım bu aralar fena gitmiyor ne yalan söyliyim... memnunum açıçası. yani pek birşey değişmedi ama sadece kabullendim herşeyi olduğu gibi. pek eskisi gibi kendimle mücadele içinde değilim. 'hayatta birşey olursa olur olmazsa olmaz... napayım yani!' falan modundayım. bir tane tumblr blogu açtım, günlük yaşamda aklıma gelen beni sevindiren, mutlu eden şeyleri falan yazıyorum flash card'lar şeklinde. 

başka neler yapıyorum? hah, bu aralar işlerim pek iyi gitmiyor, yapmam gereken şeyleri erteleyip duruyorum ama bu beni rahatsız etmiyor artık. eğer yaptığım şey bana suçluluk duygusu veriyorsa, yapmıyoum. eğer zayıf düşüp de gerçekleştiriyorsam, o zaman da suçluluk duymuyorum. 

bu kadar kolay! kendime boyun eğdim :) sanki içimde iki kişi var. biri daha rahat, mutlu, kalender, gözü pek yüksekte olmayan.



diğeri ise daha hırslı, daha enerjik, daha çok şey bilmek istiyor, daha çok gülmek istiyor, insanlardan daha çok beklentisi var, daha çok kızıyor. istekleri bitmiyor. siniri geçmiyor. diğerinin, hep daha iyi olsun diye, başının etini yiyor. diğeri de zavallım napsın bazen boyun eğiyor, çok eziyet ettimi beriki, bu sefer kaldıramıyor, işte depresyona giriyor.

neyse işte bu ikincinin sesini kıstım azıcık. hepten yok etmedim -edemem de zaten, ben buyum. ama azıcık diğerini de rahatlatayım dedim. yoksa öbür türlü yaşanmıyor. 

3 Temmuz 2013 Çarşamba

youtube yorumları

dedim ya bugun (yani geceyarısından once dün) facebook'umu dondurduğum ilk gündü. önceleri ellerim falna titredi sonra biraz alıştım gibi oldu. bugün içinde youtube'tan bazı politik videoların altına yorumlar falan yazdım ordan (aklımca) milletle tartışacam biraz sosyal medyadan nasibimi alacam. 

anam! nelere şahit oldum nasıl küfürler yedim anlatamam! hayatta söyleyemeyeceğim şeyler asla ne kavgada(zaten kavga etmeye inanmayan biriyim) ne de internette. sırf rahatlamak icin de olsa yapamam -ki negatif bir tavır bana daha çok zarar veriyor onu farkettiğimden beri başkalarına çemkirmek yerine oldukları gibi kabul etmeye çalışıyorum.

her neyse, aklıma şu meme geldi: 


aşağa yukarı şuna tekabül ediyor (her sayı bir kişi):

1. vidyoyu izlemedim ama yine de yorum yapıyorum, çünkü insanlar böyle yapıyor
2. sinirli bir şekilde karşılık veriyorum çünkü çok cahilsin. internete hoşgeldin
3. sinirden kudurdum sayende ve şimdi sana isim takıcam
2. annen hakkında ayıp bir yorum, ki gerçekte çok tatlı bir hanımdır kendileri.
4. anne hakkındaki bu yorumu korkunç buluyorum ve dilbilgisi hatalarını düzeltip aynı zamanda senin kendi cinsinden biriyle cinsel munasebete girme isteğin olduğunu söylüyorum.
5. ben de şaşalı laflar edip seni aşağılıyorum ki beni daha zeki göstersin.

millet delirmiş resmen. ya tartışmayı bilmiyorlar ya da tartışmak değil kavga etmek istedikleri (nihayet çözebildin, bravo!)

ben yine de düzgün tartışma kurallarını merak ettim. başka bir yazıda da onları tartışırım artık...

sevgiler

ev yapımı yüz maskeleri

işyerinde önemli bir devreye girdim dikkatimi toparlayarak doğru düzgün iş yapmam gerek. ofis çalışanlarının çoğu gibi ben de bütün günümü facebook'ta geçiriyordum ki hesabımı dondurmayı deneyeyim dedim. vallahi zor zanaatmış. bu birinci günüm...

velhasıl, kararımı verdim. bendeki inat keçide bile yok, ölmek var dönmek yok (iki elimi kullanmasam bunu yazarken bir tanesini ağzıma götürüp tırnaklarımı kemiricem şu an o kadar kudurmuş durumdayım facebok'suzluktan!) 

O olmadan da hayatıma devam edebilirim bi kerem, hıh! çalımıyla sana normal bir akşamımdan bir kesit sunacagım. O'na bakmadığım zamanlar ben evde karışımlar hazırlıyorum! yüz maskeleri, vucut maskeleri, peelingler, tonikler vs.. ev yapımı şeylere bayılıyorum, ölüyorum. 

şimdiye kadar hep kolay maskelerden yaptım sayılır. ama daha zorlarını da zevkle denemeye hazırım. tabi zamanım olunca (bahaneye gel)... 

yaglı bir cilt benimkisi. yaş kemale erdi, yaşıtlarım en son AKP kuruldugunda sivilcelerine veda etmişlerdi, bende ise hala var. n'aparsın kader diyerek, yediğimize içtiğimize dikkat ediyoruz artık. can sıkıntısı, uykusuzluk, hareketsizlik, adet, bunların hepsi bende sivilce yapıyor maalesef.

sivilcelerle böbürlenmekle olmaz, anlatmaya geçeyim bari. 

1. Limon+bal


en kolay en sevdiğim maske! bayılıyorum buna. evde her daim bulunan malzemeleri istege gore seyreltik de yapabilirsin, koyu kıvamlı da yapabilirsin. limon asitli olduğundan yağları çözüyor, bal da cildi yeniliyor ve parlak bir görünüme sahip oluyorsun. ama mesele 'görünüm' değil tabi ki balın cildi beslemesi ve yenilemesi (yoksa makyaj malzemeleri de parlaklık veriyor)

2. kahve telvesi


bunu sağır sultan duymuştur da yine de yazmadan edemedim. kahve telvesinin gücüne olan hayranlığım belgelensin istiyorum :) kahve telvesini alıp yuzune sürtünce iyice bir kazınıyor. kahve pütürlü olduğu için bir nevi yüze kullanılan bir kese sanki, öyle derin temizliyor ki rengim (esmerce bir kişi olarak) bir ton açılıyor!

ayrıca bir not, eğer vucudunuzun başka yerlerinde de pütürler varsa onlar icin kullanabilirsiniz. misal yazın çok terlenen zamanlarda benim kollarımda bazı pütürler oluşuyor tavuk derisi gibi(ıyy yığrencsııan!). ya da istenmeyen tüyler çıkarken derinin icinde kalıp deride bir tümsek oluşturuyorsa, yüzeye çıkması icin yardım ediyor. 


3. kahverengişeker + zeytinyağı

uuu beybi dediginizi duyar gibiyim! bu yüz icin degil yanlız. en azından benimkisi için değil. bu daha cok kışın kuruyan cilt için. bulaşıktan temizlikten, çamaşır suyundan çatır çatır çatlayan emekçi eller için bir kür. ama çok kuru yüzlere de uygulanır mı bilemem... olabilir.

bir çorba kaşığı zeytinyağın içine bir çorba kaşığı kahverengi şeker koyup, karıştırıyorsun, zaten şeker yagın icinde erimedigi icin öyle kalıyor. sanki elini sabunla yıkarmış gibi bu karışımı elinin her tarafına sürüyorsun.  şeker erimedigi icin bir yandan peeling yaparken, zeytinyagla da kuru deriyi yumuşatıyor, cild iyice pelte gibi oluyor. daha sonra ellerini bir kağıt havluyla silsen yeter. eller bayaa bir yumuşuyor. 

4. Kahverengi şeker + zeytinyagı + musli

bu da vücut icin. tabi bizim turk evlerinde her zaman el altında bulunan birsey degil bu müsli ama varsa hepsinden birer ölçek olmak üzere kullanabilirsiniz. karıştırıp vucuduna sürüyorsun bi 5 dk icinde de duşa giriyorsun. çıktığında bebek gibi bir cilde sahip oluyorsun. ayy evde müsli olsaydı ne güzel olurdu : / ama 3 numarayı da dedigim gibi kullanabilirsin aynı amaçla (sadece biraz daha fakir bir scrub olur)

5. avokado + limon + yumurta beyazı

işte bir araştırmacı gazetecilik örneği! senin için özel olarak kendi üzerimde denedim. işte görüşlerim:

yaptığım şey yarım limon, bir yumurtanın beyazı ve yarım avokadoyu karıştırmak oldu. avokadonun mümkün olduğunca olgun (dışardan mosmor görünmesi) olmasına dikkat et. eğer yeşilken aldıysan da bırak olgunlaşsın. olmaz bekleyemem diyorsan bari bir blender kullan da benim çektiğim eziyeti çekmeyesin. limondan hemen bir iki sıkım yetiyor, eğer arap yağı bol bulmuş misali, canını çıkarana kadar sıkarsan fazla gelir, kıvamı bozulur, maske yüzünden düşer. kıvamlı olması için az limon, çok ve olgun avokado... lavabonun önünde sürmekte fayda var. 15 dk bekledikten sonra, ılık suyla çıkarılıyor.

şimdi avokado normalde yağlı bir meyve. yağlı ciltlere pek de iyi gelmeyeceğiini düşünebiliriz. ancak, yağlı cildin alt tabakası aslında kuru kalıyor, hava alamadığı icin. temiz bir yüze uygulanan bu maskede limon yağı emerken, yumurta beyazı cildi beslerken ve sıkılaştırırken, avokado da cildi nemlendiriyor. 

fena olmadı bence şu an cildim yağsız ama nemli, güzel bir his...

6. yogurt + kuru maya


sivilceler icin harika bir maske. denedim % 100 çalışıyor! :D bu da aynen yağlı ciltler icin. yogurt hem yağı emiyor hem de mayayla beraber cildi besliyorlar. zaten maya yaralanan ama iyileşmekte olan bölgelere de kullanılırmış (ben hiç denemedim ama duydum), bir nevi cilde nefes aldırıyor.

bir paket kuru mayaya yeterince yogurt ekleyip yüzüne sür, 15-20 dk beklet, ılık suyla yıka..


sen de bu maskelerden yaptıysan eğer, sonuçlarını benimle paylaşır mısın?








16 Haziran 2013 Pazar

bu yaziyi otekilere yaziyorum

Bu yaziyi otekilere yaziyorum....

Erdogan'in sevenlerine

kurtarici gorenlere

canim arkadasim,
19 gun oldu. 19 gundur, 'otekiler' bagiriyor. cani yanmis, avazi ciktigi kadar bagiriyor. bazen de hic bagirmiyor sessiz sedasiz, beraber direniyorlar. bazen sarkilarla, piknikle, sanatla sporla eslik ediyorlar yanlarindaki direniscilere. bazen evlerinden eslik ediyorlar bazen bilgisayardan.

hepsinin tek amaci var ortak: insanca yasamak...

insanca yasayabilmek. kendi hayati hakkindaki secimleri kimseye hesap vermeden yapabilmek.  

bak, bu son sozum sanki 16 yasindaki gencin anne-babasina soyleyebilecegi bir sey gibi degil mi? sanki devlet-baba, 40 yasina geldigimizde bile nasil giyinmemiz, ne icmemiz gerektigini, artik muruvvetimizi gormek istedigini, 3 cocugumuzu oksamak istedigini soyleyebilirmiscesine, hayatlarimiza karisiyor. hepsi de 'yeter artik' biraz hayatima karisma, biraz saygi goster bana diyor. anne-babalarin mazereti belli 'bizim gorevimiz seni korumak' derler onlar. haklilar da belki. ama devlet 18-80 yas arasi bireylerin, oy kullanan bireylerin, sevisen, cocuk yapan, ise giden, maas alan bireylerin, Allah askina sen soyle, nesini korumak istiyor? neyi kimden sakiniyor? 

'ben bir bireyim, ben degerliyim, ben halkin bir parcasiyim, ben olmazsam sana gerek yok' diyor. 
'sana, bana hukmetme yetkisini ben verdim, boyle canavarlasasin diye degil, adil ol diye' diyor.
'esas olan devlet degil esas olan halktir' diyor. 'devleti var eden halktir', 'halk devlet icin degil asil devlet halk icin vardir' diyor. Bize okulda hic boyle ogretilmemisti degil mi? biliyorum, ben de seninle ayni okula gittim.

onlara kulak ver. onlarin istedikleri seslerini duyurmak. onlara yapilan haksizligi gostermek duyurmak. 

bunun ne faiz lobisiyle ilgisi var ne dis mihraklarla. bunu anla artik. bu savunmanin arkasina saklanma lutfen.

bak orada milyonlar var. ankara, izmir, adana, mersin, heryeri topla kac kisi olur sen hesab et.

hepsi de mi dis mihrak, hepsi de mi ekonomist, faiz lobisi? bir dusun bunu... aha, bu kadar insan:


Basbakan demis ki, camiye ayakkabilariyla girdiler, grup seks yaptilar.

Su videonun ustune simdi bu lafi dusun. Insaf! caresiz insanlara iftira atmak denir buna.

Canim arkadasim,
Su yapilan zulumdur. Bu zulmu gormezden gelmek, turlu turlu degisik yalanin arkasina saklanmak, baskasinin acisina kulaklarini tikamak, gozlerini kapatmaktir. sen gozlerini yumarsan baskasinin yanibasindaki cigligini duymazsan bu siddet bu aci her yeri sarar. bir grubun toptan mutsuz oldugu bir yerde kimse mutlu olamaz. bunu unutma. 

ne kadar siddet varsa hepsi polisten haberin olsun. 

ha sen dersen ki ama polisi de oldurduler. arkadasi cikti dedi '60 saattir uykusuzdu arkadasim, yorgunluktan dustu kopruden' bunu da bir dusun bu ne demek... bu demek ki polis 60 saat uykusuz kesintisiz calismak zorunda. simdi sen bana soyle; boyle bu calisma kosullari insani mi? ona, korumakla yukumlu oldugu halkla savasma emri verenler hic 60-70 saat uykusuz kalmislar mi hayatlarinda? Su roportaji oku, bana inanmazsan polisi dinle, anlarsin ne demek istedigimi. polis artik mesru emirleri yerine getirmiyor haberin olsun. polis coktandir baskiya boyun egen, bu baskici sistemin askeri, hatta ve hatta robotu durumunda. polisten olaylar basladigindan beri intihar eden 5 can var. kimbilir nasil acidi yurekleri nasil caresiz kaldilar ki kiydilar canlarina. 

sen hani nefret ediyorsun ya protestoculardan, hani polisi bu kadar calismasina sebep veren, bu kadar siddeti cikaran diye? yahu Allah Muhammed askina sen soyle, insan bile bile gidip dayak ister mi hic? bile bile gidip polise gel beni dov der mi hic? bu insanlarin arasinda binlerce yarali var. millet isinden cikiyor, aksam protestoya gidiyor, 2 saat uykuyla kalmis. insan hayatindan mutlu olsa bunlara niye katlansin?

ama iste bu 'otekiler', capulcular artik bu duzene ve onun yasattiklarina yeter diyor. onlarin istedigi herkesin insanca yasamasi. insanca kosullarda calismak, saygi gormek, taninmak... sen yuz cevirirsen bu insanlari uzersin. sen yuz cevirir, sizin derdiniz baska dersen bu isyanin sesini ancak yukseltirsin. sana seslerini duyurmalari lazim. o yuzden sana ben yalvariyorum anla onlari, anlamaya calis...

anlamaya calis. sen anlamadan bitmez bu is...

Not: bu yaziyinin yazildigi sabahin gecesi, polis taksimden, Geziden insanlari hunharca atmisti. Simdi haber geldi ki, taksim geri alinmis..

Not2: bu yaziyi yazarken gazetelere goz gezdirdim, gordum ki Egemen bagis milleti terorist ilan etmis. bunun ustune bir yazi daha gelir belki..

Not3: kurban olayim su resimlere bir bak, yuregin sizlamiyorsa sana diyecek artik hicbir seyim yok benim! sizliyor da itiraf etmek zoruna gidiyorsa, tamam kabul bana deme. ama sen yine de bir bak. ha eger, basindan sessiz taraffta yer almis olmanin verdigi gurura yenik dusmezsen, buyur sen de katil 'otekiler'in arasina. sana ihtiyaclari var, senin anlayisina destegine...