dizi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
dizi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Ağustos 2013 Cumartesi

dexter için haiku

zavallı Dexter
ben de severdim ama
öldü karısı

o ve oğlunun
kimsesi yok artık
debra'dan başka


21 Mayıs 2013 Salı

niyahet firefly ve ben tanıştık

ne zaman bilim kurguyla ilgili bir muhabbete girsem bu dizi karşıma çıkıyor. her defasında ben bilim kurgu kültürümü, ne kadar seyrettiğimi, neler okuduğumu tek kaşım havada, ağzımda yamuk bir gülümsemeyle, göğsümü gere gere anlatırken rakibim (evet bazen havaya giriyorum, napayım allah da beni böyle yaratmış :)) 'firefly da çok güzeldir, hiç seyrettin mi' diyor ve ben yerlerde (blogger kişisi burada kendini bir boks ringinde yerde uzanmış hayal ediyor).



'ne menem bi diziymiş bu!?' diyordum ne zamandır, sonunda seyretmek nasip oldu. Firefly'ı dün akşam + bugun bütün gün seyrettim. benim caanım BSG'mın karşısına serilen bu hikaye de neyin nesiymiş edasıyla tabi ki...

İlk başta pek sevemedim sizin firefly'ınızı. bilim kurgu camiasını da içine çekebilmek için yazılmış bir vahşi batı dizisi gibi geldi bana. biraz zoruma gitti doğrusu, bilim kurgunun başka bir türün yanında, yan ürün olarak verilmesi.

ama bitmeye yakın farkettim ki bilim kurgu namına da oldukça efor sarfedilmiş. değişik türde silahlar, farklı tasarımda uzay gemileri... firefly kısa sürmüş ama bilim kurgu dünyasında pek de fena olmayan bir miktarda katkıda bulunmuş.

firefly tipi uzay gemisi, bizimkilerin gemisinin adı serenity

bu da bir alliance gemisi, bu tipin adı dortmunder (namı diğer dortmuntlu). şu batılıların kötüleri tanımlamada kullandıkları tarihe de hastayım. almanlar, ruslar, çinliler, japonlar, araplar, müslümanlar, doğu avrupalılar, afrikalılar, latim amerikalılar, herhangi bir -elbette batı kültüründen gelmeyen- ada cumhuriyeti...

hikayesine gelirsek...

(bu noktadan sonra isterseniz okumayınız, spoiler alabilirsiniz)

hikaye vahşi batı kültürünün galaksinin geri kalanına yayılmış olduğu bir evrende geçiyor. uzun bir iç savaştan(!) sonra, sanki yalnış taraf kazanmışçasına, savaş bitiyor, ama kahramanlarımız bu yeni düzene ayak uydurmak, onun bir parçası olmak istemiyor. iki eski asker (Malcolm ve Zoe) mürettebatlarını tamamladıktan sonra firefly tipi gemileri serenity ile yola çıkıyor. hayatlarını kaçakçılık yaparak sağlıyorlar ve alliance'ın gemilerinin radarından, kanundan ve diğer türlü belalardan uzak durarak da hayatta kalıyorlar.

kaptan malcolm reynolds alliance'tan pek hazetmiyor. yalnış taraf kazandığı için devlete güveni pek yok gibi. 

birinci bölümde, büyük gezegenlerden birinde, yolcu ve mal almak için bekliyorlar. bu sefer gelen yolculardan biri rahip (daimi yolcu Inara ise bir hayat kadını - o evrendeki adı companion)
bir diğeri ise çok genç bir doktor. sonradan öğreniyoruz ki doktor, yanında, devletin beyni üzerinde deneyler yaptığı kız kardeşini (River) de getirmiş ve federallarden kaçıyorlar. 

River'ın özelliklerini bize gösteren son bölümdü o da maalesef pek konuya giremedi. anladık, muazzam yetenekleri var, dans etmekten, insanların düşüncelerini okumaya kadar... ama bize o kadar güçlü yansıtabilecek bir bölüm çekilmeden sezon sonuna geliyoruz.

--- spoiler burada bitiyor --

maalesef yarıda kalmış bir hikaye. hani yemek programlarındaki konuklar yemekten minnacık bir lokma alırlar da 'hmm evet evet, harika bir lezzet gerçekten yalnız ben tam tadını alamadım biraz daha alabilir miyim?' derler de ikinci minnacık lokmaya davranırlar ya.. işte ben de tam tadını alamadım firefly'ın. olsa da izlesek en azından bir kapanış yapsalar.

hikayesi gelişmeye çok müsait, karakterler sezonun ortalarına doğru daha belirginleşiyorlar. hepsine karmaşık plotlar yazılabilir, sadece River'a ve doktora değil... neyse, bir adet de filmi varmış bir de onu izleyeyim onu da daha sonra tartışırım.